"Her Müslümanın kendi nefsini, hak üzere olan bir kimseye hevası
sebebiyle meylinden dolayı kontrol etmesi gerekir. Kendisine hak açıkça belirmeden
önce falan kimsenin delil ile destekli olduğu için mi, yoksa sırf o falan kimse
olduğu için mi ona meylediyor diye yoklamalıdır. O kimse hak üzere olsa bile böyle
bir meyil caiz değildir. Şöyle der: “Hak üzere olan kimseyle beraber olsa bile
böyle bir meyil cahiliyye hükmündendir.” İnsanların çoğu bu tehlikeye
aldırmazlar.
Her Müslümanın çeşitli meselelerde bu konuyla ilgili olarak Allah’ı
gözetmesi, kimin yanında olursa olsun, maksadının yalnızca hakkı bilmek olması
gerekir.
Bundan dolayı Şafiî rahimehullah şöyle demiştir: “Bir
münazaraya girdiğimde hakkın arkadaşımda veya bende bulunmasına aldırmam.”
Hakkın yalnız kendisinde olmasını temenni etmez, bilakis hakkın arkadaşında
olmasını ve ona destek olmayı temenni ederdi. Bu yüce ahlak ve dosdoğru bir
dindir.
Allah’tan bizleri ve sizleri bu şekilde hakkı araştıranlardan
kılmasını, hevadan ve cahiliyye üsluplarından uzaklaştırmasını dileriz.
Ey kardeşler! Bizim nefislerimizi kontrol etmemiz gerekir.
Kim kendisinde böyle bir hastalık bulursa nefsinin tedavisine yönelmesi, daima
hakkı araştırarak kendisini kör taassubdan kurtarması gerekir. Zira kör taassub
sahibini Allah Teâlâ’ya şirk koşmaya veya tehlikeli sapıklıklara vardırır.”
Şeyh Rebi b. Hadi el-Medhali’nin sitesinde, et-Taassubu’z-Zemim
adlı makaleden.