Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

27 Şubat 2017 Pazartesi

Mezhep Mutaassıplarının Hadis Metinlerini Tahrif Etmeleri -2-

Üç Rekatle Vitir Hakkındaki Hadisin Tahrifi
Hakim, el-Mustedrek’te (1/58) şöyle rivayet etmiştir:
مَا أَخْبَرْنَاهُ أَبُو نَصْرٍ أَحْمَدُ بْنُ سَهْلٍ الْفَقِيهُ بِبُخَارَى، ثنا صَالِحُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ حَبِيبٍ الْحَافِظُ، ثنا شَيْبَانُ بْنُ فَرُّوخَ بْنِ أَبِي شَيْبَةَ، ثنا أَبَانُ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ زُرَارَةَ بْنِ أَوْفَى، عَنْ سَعْدِ بْنِ هِشَامٍ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ: «كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُوتِرُ بِثَلَاثٍ لَا يُسَلِّمُ إِلَّا فِي آخِرِهِنَّ» وَهَذَا وِتْرُ أَمِيرِ الْمُؤْمِنِينَ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ «وَعَنْهُ أَخَذَهُ أَهْلُ الْمَدِينَةِ»
“Aişe radiyallahu anha dedi ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem üç rekatle vitir yapar, ancak son rekatte selam verirdi.” Bu, Mü’minlerin emiri Ömer b. el-Hattab radiyallahu anh’ın vitir şeklidir ve Medine halkı bunu ondan almışlardır.”
El-Mustedrek’in, Hindistan, Haydarabad baskısınının tıpkı basımı olan Daru’l-Fikr 1978 tarihli baskısında böyledir.
Bu baskıda: “Ancak son rekatte selam verirdi” lafzıyla geçmiştir. Ancak aslında rivayet “la yak’adu illa fi ahirihinne” (ancak son rekatte otururdu) şeklinde iken, yak’adu kelimesi “yusellimu” şeklinde tahrif edilmiştir.

Buradaki tahrifin delilleri şu şekildedir:

1- Allame muhaddis Avnu’l-Ma’bud sahibi Ebu’t-Tayyib Şemsulhak el-Azimabadî, Tağliku’l-Mugni Ale’d-Darakutni adlı eserinde (2/26) şöyle demiştir: “Mustedrek’te Eban tarikiyle gelen Aişe radiyallahu anha hadisinde “la yusellimu illa fi ahirihinne” lafzı yoktur.” Yine şöyle demiştir:
“Buna uyarı yapmamın sebebi şudur: Ben, Şeyh Abdulaziz el-Muhaddis ed-Dehlevi’nin öğrencilerinden olan Hasen Ali el-Muhaddis el-Leknevî’nin gözü önündeki Mustedrek nüshasına ulaştım.  Bu iyi bir nüsha idi. Bu hadisi yani Yezid b. el-Attar’ın rivayetini orada gördüm. Bir de baktım ki orada “la yak’adu” kelimesi silinmiş veya nüshayı yazan kişi yanılgı sebebiyle bu kısmı boşluk olmaksızın bırakmıştı. Keyfiyetini tam hatırlayamıyorum. Her halukarda, orada “la yak’adu” kelimesi geçmediği gibi, “la yusellimu” kelimesi de yoktu. Hanefi âlimlerinden biri bahsettiğim bu el-Mustedrek nüshasından naklederken böyle naklediyordu. Ben ona nakilde bulunduğu nüshada “la yak’adu” lafzının bulunmadığını haber verdim ve bunun yazarın bir hatası mı, yoksa silinmiş mi olduğunu sordum. O da nüshaya baktı ve benim dediğim gibi olduğunu gördü. Ona dedim ki: “Burada “la yak’adu” lafzı olması gerekir” O da bana: “Bunu neye dayanarak söylüyorsun?” dedi. Ben de: “Âlimler bu şekilde rivayet ediyorlar. Bu rivayette bu lafız, el-Mustedrek’in rivayetiyle meşhurdur” dedim. Sözümle ikna olmadı. Orada rivayetin geçtiği bir kaynak olarak yalnızca Şerhu’z-Zurkani Ale’l-Mevahib kitabı vardı. Ondan bu kitabın sekizinci cildini istedim ve orada bunu gösterdim. Ve dedim ki: “Buradaki boşluğu bırakın ve el-Mustedrek dipnotuna: “nakil yapılan asıl nüshada beyazlık vardır, lakin Şerhu’z-Zurkani’de ibare şu şekildedir…” diye yazın dedim. Lakin söylediğim şeyi yapmadı ve o dipnota: “La yusellimu” lafzıyla yazdı! İnna lillahi ve inna ileyhi raciun” (Tağliku’l-Mugni Ale’d-Darekutni 2/27)
2- Bundan daha da çirkini, basılan asıl nüshada “la yusellimu” lafzıyla basılıp, dipnota: “la yak’adu” lafzının yazılmasıdır. Allah’tan selamet dileriz.
3- Yine Hafız İbn Hacer de bu rivayeti nakledip şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem üç rekatle vitir yapar, ancak son rekatte otururdu” Bunu Ahmed, Nesâî, Beyhaki ve Hakim Aişe radiyallahu anha’dan rivayet ettiler. Ahmed’in lafzı: “Üçüncü rekatte oturur, aralarını ayırmazdı” şeklindedir. Hakim’in lafzı ise: “Ancak son rekatte otururdu” şeklindedir.” (Telhisu’l-Habir 2/15, Fethu’l-Bari 2/481)
4- İmam Beyhaki Marifetu’s-Sunen ve’l-Asar’da bu hadisi; Eban b. Yezid – Katade yoluyla ve şu lafızla rivayet etmiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem üç rekatle vitir yapar, ancak son rekatte otururdu.”  Bu rivayet, İbn Ebi Arube, Hişam ed-Dustuvai, Ma’mer ve Hemmam’ın Katade’den rivayetlerinin hilafınadır.” (bkz.: Tagliku’l-Mugni 2/25)
5- Buradaki tahrifin en büyük delillerinden biri de İmam Zehebi’nin el-Mustesrek’e yaptığı Telhis’inde Aişe radiyallahu anha hadisini Eban tarikiyle zikrederken “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem üç rekatle vitir yapar ve ancak son rekatte otururdu. Bu Ömer radiyallahu anh’ın vitridir ve Medine’liler ondan almışlardır” lafzıyla rivayeti vermesidir.
Zehebi’nin Telhis’i el-Mustedrek ile beraber basılmıştır. Tuhaf olan şu ki, asıl nüshada lafız “la yusellimu” şeklinde iken onun altında basılan Telhiste “la yak’adu” lafzlyla geçmektedir!
Bu tahrifin sebebi Hanefilik taassubudur! Zira Hanefiler vitri üç rekat kılar ve ikinci rekatte de otururlar. Halbuki Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, vitrin üç rekat kılınması halinde akşam namazına benzetilmesini yasaklamıştır. Ömer radiyallahu anh hadiste belirtildiği gibi, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine uyarak ikinci rekatte oturmamış ve böylece akşam namazına benzerlik ortadan kalkmıştır.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)