Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

14 Ocak 2018 Pazar

Tesettürü Terk Eden Kadınlara Bakışın Hükümleri

İslam, müslüman kadınlara tüm vücutlarını örtmelerini emrederek onlara hürmet ve saygınlık tanımış, bu haslet ile eziyete maruz kalmaktan onları korumuştur. Ancak münafık kadınlar, Allah’ın bu emrini terk etmişler, cahiliyyenin teberrücü gibi açılıp saçılmaları yaygınlaşmıştır. Bu asırda, İslam’ın emri olan örtüyle bütün vücutlarını örtenler dışında, müslüman bir kadını,  kâfire ve müşrike bir kadından ayırmak imkânsız hale gelmiştir.
Bunun sonucu olarak da müslüman erkekler, müslüman olduğunu iddia ettikleri halde cahiliyye kadınlarına benzereyek ellerini ve yüzünü açan kadınları, hatta kitapsız kâfirlere benzeyerek saçlarını, bacaklarını ve başka yerlerini açan kadınları alışveriş mekânlarında, toplu taşıma vasıtalarında, iş yerlerinde ve çeşitli ortamlarda görmek zorunda kalır hale gelmişlerdir. Yine İslam dinine mensup olmayıp, tesettürsüz bulunan kadınları da görmektedirler.
Bu yüzden, İslam’ın müslüman hür kadınlara tanıdığı bir saygınlık olan tesettürü terk eden bu kadınların birçok ortamlarda görülüyor olması, Allah’tan sakınan erkeklerin, bu tür kadınlara karşı bakışlarının fıkhî hükmünü bilmelerini zorunlu kılmaktadır.
Kitap ve sünnette, hür olan kitap ehli kadınların veya diğer kâfire kadınların avretinin, hür müslüman kadının avreti gibi olduğuna dair sarih bir nas gelmemiştir.
Bazı âlimler: “Ey nebi! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına cilbablarını üzerlerinden sarkıtmalarını söyle” (Ahzab 59) ayetini delil getirerek, erkeğin bakışlarını sakınmalarının müslüman kadınlar hakkında vacip olduğunu söylemişler ve burada “ve mü’minlerin kadınlarına” ifadesine tutunmuşlardır. Ayetteki cilbab emri mü’min kadınlara hastır.
İslâmî fetihler, sahabe, tabiin ve sonrakilerin zamanlarında artınca oralarda gayri müslimlerden birçok ümmetler bulmuşlar, onların kadınlarına hicab zorunlu kılınmamıştır.
İlk devirlerdeki gayri müslime kadınların örtünmemeleri ve onlara bakmanın hükmü hakkında bazı rivayetler gelmiştir.
1- Enes radıyallahu anh Hayber gazası ile ilgili kıssayı rivayet ederken diyor ki; "Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, esirler arasında kendisi için Safiye'yi seçmişti. Sahabeler dediler ki;
“Onu evlenmek için mi yoksa cariye olarak mı aldığını nasıl bileceğiz?” dediler ki;
“Eğer onu örterse anlarız ki evlenmek için almıştır, örtmezse cariye olarak almış demektir.” Devenin üzerindeki örtülü hevdece bindi ve onu evlenmek için ayırdığını anladılar. Diğer rivayette;
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem onun üstünü örttü. Terkisine bindirdi, şalını Safiye'nin yüzüne ve beline sardı"[1] şeklinde geçer.
Bu rivayet, gayri muslime kadınların örtülü olmadıkları ve yüzlerini de örtmedikleri hususunda açıktır. Ancak müslüman, hür kadınlar yüzlerini örtüyorlardı.
2- Enes b. Malik radiyallahu anh dedi ki:
كُنَّ إِمَاءُ عُمَرَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ يَخْدِمْنَنَا كَاشِفَاتٍ عَنْ شُعُورِهِنَّ تَضْرِبُ ثُدِيُّهُنَّ
“Ömer radiyallahu anh’ın cariyeleri bize saçları açık ve göğüsleri üzerine saçlarını salmış olarak hizmet ederlerdi.”[2]
Bu rivayet, hür olmayan, gayri müslime cariyelerin sahabe asrında saçlarının ve yüzlerinin açık olduğu hususunda sarihtir. Onlara mücerret bakış yasaklanmış değildir.
3- Ali radiyallahu anh’den şöyle rivayet edilmiştir:
لَيْسَ لِنسَاء أهل الذِّمَّة حُرْمَة لَا بَأْس بِالنّظرِ إلَيْهِنَّ مَا لم يتَعَمَّد
“Zimmet ehli kadınları için hürmet yoktur. Kasıtlı olmadıkça onlara bakmakta da sakınca yoktur.”[3]
Deylemi bunu isnad zinciri olmaksızın rivayet etmiştir. el-Ca’feriyyat kitabında şu isnadla zikredilir:
Abdullah (b. Muhammed İbnu’s-Saka) – Muhammed (b. Muhammed b. Eş’as el-Kufî) – Musa (b. İsmail b. Musa b. Cafer) – o babasından (İsmail b. Musa b. Ca’fer’den) - o da babasından (Musa b. Cafer el-Kazım’dan) – o da dedesi Cafer b. Muhammed’den, o babasından (Muhammed b. Ali el-Bâkır’dan), o da dedesi Ali b. el-Huseyn’den, o da babasından, o da Ali radiyallahu anh’den rivayet etti: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
ليس لنساء أهل الذمّة حرمة، ولا بأس بالنظر الى وجوههنّ وشعورهنّ ونحورهنّ وبدنهنّ، ما لم يتعمد ذلك
Zimmet ehli kadınların hürmeti yoktur. Kasıtlı olmadıkça onların yüzlerine, saçlarına, boyunlarına ve bedenlerine bakmakta sakınca yoktur.”[4]
Ali radıyallahu anh'den bu rivayet sabit olmamıştır. Bu iki rivayetin isnadında geçen Muhammed b. Muhammed b. el-Eş’as el-Kufi hakkında İbn Adiy şöyle demiştir:
“Ondan hadis yazdım. Şiiliğe şiddetli meyli vardı. Bana Musa b. İsmail b. Musa b. Cafer es-Sadık – babası – dedesi – babası yoluyla bin kadar hadis bulunan ve çoğunluğu münker rivayetler olan bir nüsha çıkardı… Bu nüshada metinleri dürüst kimselerin metinlerine benzeyen haberler de vardır. Kendisi bu nüshadan dolayı itham ediliyordu. Ben o nüshanın bir aslını bulamadım. Bize sanki dün yazılmış gibi yeni olan, taze yazılmış bir yazıyla çıkarmıştı.”[5]
Böylece İbn Adiy, el-Ca’feriyyat adıyla bilinen “el-Eş’asiyyat” adlı bu kitabın uydurma olduğuna dikkat çekmiştir.
Şialar ise, el-Caferiyyat kitabının, Ebu Nuaym Muhammed b. İbrahim – Ahmed b. Muzaffer el-Attar – Abdullah b. Muhammed İbnu’s-Saka gibi sünnî raviler yoluyla rivayet edilmiş olduğu gerekçesiyle bu kitabı hüccet görmemektedirler.[6]
4- Ed-Dulabi, Amr b. Ali’den, o da sika olan Mufaddal b. Yunus Ebu Şu’be’den rivayet ediyor: Dedi ki:
“Galib el-Kattan geldi ve dedi ki: “el-Hasen (el-Basri)’ye şöyle sordum:
إِنَّا نَبِيعُ الْقُطْنَ فَيَأْتِينَا نِسَاءُ أَهْلِ الذِّمَّةِ فَنَرَى شُعُورَهُنَّ؟ قَالَ: لَيْسَ بِهِ بَأْسٌ
“Biz pamuk alışverişi yapıyoruz. Bize zimmet ehli kadınlar geliyor ve biz onların saçlarını görüyoruz.” Dedi ki:
“Bunda bir sakınca yoktur.”[7]
Bu rivayet, zimmet ehli kadınların, yani Müslümanların devletinde vergi vererek yaşayan Yahudi ve Hristiyan kadınların çarşılarda saçlarını ve yüzlerini açtıklarını, onlara şehvetsiz olarak bakmanın, tabiinin büyüklerinden, âlimlerinden ve zahidlerinden olan Hasen el-Basrî rahimehullah’a göre caiz olduğunu ifade etmektedir.
“Şehvetsiz olarak” şeklindeki kayıt, rivayet metninin akışından alınmıştır. Çünkü sakınca olmadığı belirtilen bakış, alış veriş esnasındaki bakıştır. Yine fitneye düşürücü şekilde şehvetle bakmanın haram olduğunda icma vardır. Hasen el-Basri rahimehullah’tan gelen bu rivayet, onların zamanındaki durumu anlatmaktadır.
5- Mustagfir el-Becelî dedi ki: “İbrahim (en-Nahâî)’ye şöyle sordum:
إِنَّا نُبَايِع العلوج بِهَذِهِ الكرابيس فنرى بطونهن وأشعارهن فَقَالَ لَيست لَهُنَّ حُرْمَة
“Biz çarşıda şu pamuklu kumaşları satıyoruz. Kadınların karınlarını ve saçlarını görüyoruz.” İbrahim en-Nahaî rahimehullah dedi ki:
“Onların bir hürmeti yoktur.”[8]
6- İbn Kesir rahimehullah, Tefsir’inde şöyle naklediyor: Sufyan es-Sevri’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
لَا بَأْسَ بِالنَّظَرِ إِلَى زِينَةِ نِسَاءِ أَهْلِ الذِّمَّةِ، إِنَّمَا يُنْهَى عَنْ ذَلِكَ لِخَوْفِ الْفِتْنَةِ؛ لَا لِحُرْمَتِهِنَّ، وَاسْتَدَلَّ بِقَوْلِهِ تَعَالَى: {وَنِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ}
“Zimmet ehli kadınların ziynetine bakmakta sakınca yoktur. Bu, onlara bakışın haram olduğundan değil, ancak fitne korkusuyla yasaklanmıştır.” Burada “Mü’minlerin kadınları” (Ahzab 59) kavliyle delil getirmiştir.”[9]
İbn Kesir, Sufyan es-Sevri’ye ulaşan bir isnad zikretmemiştir. Başka bir yerde de isnadını bulamadım.
7- İsmail b. Said’den: “Ahmed b. Hanbel rahimehullah dedi ki:
الزينة الظاهرة الثياب، وكل شيء مِنْهُ اعورة، يعني: المرأة، حتى الظفر ولا نقول فِي نساء أهل الذمة شيئا
“Görünen ziynet elbisedir. Kadının her şeyi avrettir, hatta tırnağı bile. Zimmet ehlinin kadınları hakkında da bir şey söylemeyiz.”[10]
İmam Ahmed, zimmet ehli kadınların avretinin sınırları hususunda bir şey söylemeden tevakkuf etmiştir. Şayet ona göre, kadınlara tesettürü emreden ve yabancı kadına bakışı yasaklayan naslar, kâfire kadınları da kapsıyor olsaydı İmam Ahmed rahimehullah bu şekilde duraklamazdı.
8- İbn Ruşd’un zikrettiğine göre İmam Malik’e zimmet ehli kadınlara bakmak hakkında sorulunca, onlara bakmanın caiz olmadığına fetva vermiştir.[11]
Bu da gösteriyor ki, zimmet ehli kadınlar saçları açık vaziyette idiler. Bu yüzden imam Malik erkeklerin onlara bakmalarını caiz görmemiştir.

Sonuçlar

1- Geçen nakillerden anlaşıldığı üzere hür olan kâfire kadınların avret sınırlaması hususunda muteber bir hilaf vardır. Gayri müslime kadınlara bakışın hükmü şehvetle kayıtlıdır. Şehvetle bakış haramdır.
2- Kâfire kadınlara şehvetsiz bakışı haram kılan sarih bir nas yoktur.
3- Tesettürlü, hür müslüman kadına ise şehvetsiz olarak dahi bakmak caiz değildir. Zira kadın tesettürlü olsa dahi, ona bakışı devam ettirmek yasaklanmıştır. Bu, tesettürlü müslüman kadının hürmetinden dolayıdır. Yine münafık ve kafire kadınlara bakışı devam ettirmek de şehvete sebep olacağı için yasaktır.
Cerir radıyallahu anh’den: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'e aniden (yabancı kadına) bakışın hükmünü sordum; “Yüzünü derhal başka tarafa çevir” buyurdu.” Diğer lafzında: “gözümü çevirmemi emretti” şeklindedir[12]
Burayde radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
يَا عَلِىُّ لاَ تُتْبِعِ النَّظْرَةَ النَّظْرَةَ فَإِنَّ لَكَ الأُولَى وَلَيْسَتْ لَكَ الآخِرَةُ
"Ey Ali! Bir bakışına bakış ekleme, zira birincisi lehine ise de ikincisi lehine değildir."[13]
Ali radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا تُتْبِعِ النَّظْرَةَ النَّظْرَةَ فَإِنَّ لَكَ الأُولَى وَلَيْسَتْ لَكَ الآخِرَةُ
Bir bakışına diğer bir bakış ekleme. Zira birincisi lehine ise de diğeri lehine değildir.”[14]
Bu hadislerde karşı cinse bakma yasağı erkekleri de, kadınları da kapsamaktadır ve bakışın şehvetli ya da şehvetsiz olması arasında fark yoktur. Nitekim Nur suresinde erkeklere de, kadınlara da bakışlarını kısmaları emredilmiştir. Bu rivayetler, tesettürlü müslüman kadınlara bakmayı da yasaklamaktadır. Bu da ev ya da dersane gibi ortamlarda kadının hicaba bürünerek erkeklerin yanına çıkmasının yeterli olmadığını, arada her iki tarafın birbirlerini görmesini engelleyen bir perdenin ya da duvarın bulunması gerektiğini gösterir.
el-A’la b. Ziyad rahimehullah der ki; “Şöyle denilirdi: “Kadının elbisesinin güzelliğine bakmaya devam etme! Zira bakış kalpte şehvete sebep olur”[15]
4- Kâfire veya tesettürü terk etmiş münafık kadınların ise böyle bir hürmeti yoktur. Dolayısıyla onlara şehvetsiz olarak bakmakta sakınca yoktur.
Hanefi fıkıh kitaplarında şöyle zikredilir: “Ömer radiyallahu anh ağıt yakılan bir eve girerek ağıt yakan bir kadına, örtüsü düşene kadar kamçıyla vurmuş, ona bu durum söylenince:
لا حرمةَ لها بعد اشتغالها بالمحرم، والتحقت بالإماء
“Haram ile meşgul olmasından sonra hürmet yoktur. O cariyeler gibidir” demiştir.[16]
İsnadsız olarak böylece zikredilmiştir. Bu kıssayı İbn Şebbe, El-Evzai rahimehullah’tan şöyle rivayet etmiştir: “Bana ulaştığına göre Ömer radiyallahu anh bir evde ağlama sesi işitmiş ve yanında biriyle oraya girmiş. Ağıtçı kadının örtüsü düşene kadar ona vurmuş Bir adam araya girip onu düzeltmiş ve şöyle demiş:
“Ona vur, zira ağıtçı bir kadındır. Onun hürmeti yoktur…”[17] Evzai’ye kadar isnadı sahihtir, lakin el-Evzai muallak olarak rivayet etmiştir. Dolayısıyla bu mu’dal/çok zayıf bir isnaddır.
Buna benzer bir kıssa sahih isnadla Enes b. Malik radiyallahu anh’den şu şekilde rivayet edilmiştir:
دَخَلَتْ عَلَى عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ أَمَةٌ قَدْ كَانَ يُعَرِّفُهَا لِبَعْضِ الْمُهَاجِرِينَ أَوِ الأَنْصَارِ وَعَلَيْهَا جِلْبَابٌ مُتَقَنِّعَةً بِهِ فَسَأَلَهَا: عَتَقَتِ؟ قَالَتْ: لاَ  قَالَ: فَمَا بَالُ الْجِلْبَابِ؟ ضَعِيهِ عَنْ رَأْسِكَ إِنَّمَا الْجِلْبَابُ عَلَى الْحَرَائِرِ مِنْ نِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ فَتَلَكَّأَتْ فَقَامَ إِلَيْهَا بِالدَّرَّةِ، فَضَرَبَ بِهَا رَأْسَهَا حَتَّى أَلْقَتْهُ عَنْ رَأْسِهَا.
“Ömer b. el-Hattab radiyallahu anh’ın yanına bir cariye girdi. Onu, muhacirlerden veya Ensar’dan birine ait bir cariye olarak biliyordu. Üzerine yüzünü de örttüğü bir başörtüsü vardı. Ona:
“Azat mı edildin?” dedi. Cariye:
“Hayır” dedi. Ömer radiyallahu anh:
“Üzerindeki bu cilbab nedir? Onu başından çıkar. Cilbab ancak müminlerin hür kadınları içindir” dedi. Kadın ağır davranınca Ömer radiyallahu anh kalkıp kamçısını aldı, onu başından çıkarana kadar vurdu.”[18]
Fakih Ebu Bekr el-Belhî, nehir kenarında başları ve kolları açık kadınlar görünce ona: “Bunu nasıl yaptın?” denilmiş, o da şöyle demiştir:
لا حرمةَ لَهُنَّ إنّما أشكُّ في إيمانهنَّ كأنَّهنَّ حَرْبيّات
“Onların hürmeti yoktur. Ancak onların imanlarından şüphe edilir. Sanki onlar harp ehli (kâfire) kadınlar gibidirler.”[19]
5- Şehvetli bakışa gelince, bakılan kadın ister tesettürlü müslüman kadın olsun, ister tesettürsüz Müslüman kadın olsun yahut kâfire bir kadın olsun bu yasaktır. Çünkü Allah Azze ve Celle, zinaya yaklaşmayı yasaklamıştır. Şehvetli bakış ise fitneye düşürücüdür. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنَا إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاءَ سَبِيلًا
Zinâya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsrâ 32)
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
عَلَى كُلِّ نَفْسٍ مِنِ ابْنِ آدَمَ كُتِبَ حَظٌّ مِنَ الزِّنَا أَدْرَكَ ذَلِكَ لَا مَحَالَةَ، فَالْعَيْنُ زِنَاهَا النَّظَرُ، وَالرِّجْلُ زِنَاهَا الْمَشْيُ، وَالْأُذُنُ زِنَاهَا السَّمَاعُ، وَالْيَدُ زِنَاهَا الْبَطْشُ، وَاللِّسَانُ زِنَاهُ الْكَلَامُ، وَالْقَلْبُ يَتَمَنَّى وَيَشْتَهِي وَيُصَدِّقُ ذَلِكَ أَوْ يُكَذِّبُهُ الْفَرْجُ
Âdemoğullarından her kişiye zinadan mutlaka erişeceği nasibi yazılmıştır. Gözün zinası bakmak, ayağın zinası yürümek, kulağın zinası dinlemek, elin zinası tutmak, dilin zinası konuşmak, kalbin zinası arzu etmektir. Cinsel organ bunu ya doğrular, ya da yalanlar.”[20]
İbn Mes’ud radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
الْعَيْنَانِ تَزْنِيَانِ وَالْيَدَانِ تَزْنِيَانِ، وَالرِّجْلَانِ تَزْنِيَانِ، وَالْفَرْجُ يَزْنِي
“Gözler zina eder, eller zina eder, ayaklar zina eder, cinsiyet uzvu zina eder.’[21] Ebu Musa radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
أَيُّمَا امْرَأَةٍ اسْتَعْطَرَتْ فَمَرَّتْ عَلَى قَوْمٍ لِيَجِدُوا رِيحَهَا فَهِيَ زَانِيَةٌ، وَكُلُّ عَيْنٍ زَانِيَةٌ
 "Herhangi bir kadın koku sürünür de dışarı çıkarsa ve erkekler de bu kokuyu duyarsa o kadın zina etmiştir. Her göz de zina edicidir."[22]
6- Yahudi ve Hristiyanların dinlerinde de tesettür hükmü vardır. Hatta fıtrat, kitapsız olan bazı kavimlerde dahi kadınların örtünmesine çağırdığından tesettüre riayet eden kâfire kadınlar da görmek mümkündür. Yine Rafızi İran’lılar gibi bazı zındık kadınlar da tesettüre riayet etmektedirler. Suud devleti de, ülkede çalışan gayri müslime kadınlara hicabı zorunlu kılmaktadır. Tesettürlü olan kâfire kadına bakışı devam ettirmeye gelince – şehvet söz konusu olmadıkça - bunda da sakınca yoktur. Zira onun müslüman kadın gibi bir hürmeti yoktur.




[1] Sahih. İbn Sad (8/87)
[2] Sahih. Beyhakî Sunen (3222) Ma’rife (3/146) el-Elbani İrvau’l-Galil (6/204)
[3] Çok Zayıf. Deylemi (5264) el-Caferiyyat (82) Mustedreku’l-Vesail (14/276 no: 16706)
[4] Çok zayıf. El-Caferiyyat (s.218) Mustedreku’l-Vesail (14/277 no:16707)

[5] İbn Adiy, el-Kamil (7/565)

[7] Sahih. Ed-Dulabî el-Kuna (2/638 no:1139)

[8] Sahih. Ed-Devrî, Tarihu İbn Main (4/331 no: 4649)
[9] İbn Kesir, Tefsir (6/482)
[10] Hallal, Ahkamu Ehli’z-Zimme (1081)

[11] İbn Ruşd, el-Beyan ve’t-Tahsil (4/187, 18/310)
[12] Sahih. Müslim (2159) Ebu Davud (2148) Tirmizi (2776) Hâkim (2/396) Beyhaki (7/90) Ahmed (4/358, 361) Tayalisi (672) Taberani (2/337) Darimi (2/361) Veki Zühd (474) İbn Katan İhkâmu’n-Nazar (s.71) İbn Ebi Şeybe (3/409)
[13] Hasen. Ebu Davud (2149) Tirmizi (2777) Ahmed (5/351, 353, 357) İbn Ebi Şeybe (4/6) Hâkim (2/212) Bezzar (10/285) Ru’yani (22) el-Elbanî Sahihu’t-Tergib (2/189)
[14] Hasen. İbn Hibbân (12/381) Hâkim (3/133) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (2/108-109) Ahmed (1/159) Darimi (2/386) Bezzar (2/280, 3/121) Taberani Evsat (1/209)

[15] Sahih. İbn Ebi Şeybe (3/409)
[16] Zayıf. İbn Nuceym Bahru’r-Raik (8/142) Fetava’l-Bezzaziye (6/440) Allame Dede Efendi, Siyasetname (s.52) Haşiyetu Reddi’l-Muhtar (4/233)

[17] Zayıf. İbn Şebbe, Tarihu’l-Medine (3/799)
[18] Muslim'in şartına göre sahih. İbn Ebî Şeybe (2/135) el-Elbani İrvau’l-Galil (6/204)
[19] Fetava’l-Bezzaziye (6/440) İbn Nuceym Bahru’r-Raik (8/142) Allame Dede Efendi, Siyasetname (s.52)

[20] Hasen. İbn Hibban (10/269) Hâkim (2/511) Ahmed (2/379) Ebû Dâvûd (2154)
[21] Sahih. Ahmed, (1/412) İbn Ebî Şeybe Musned (384) Ebû Ya'lâ (9/246) Bezzar (5/332) Taberânî (10/155) Tahavî Şerhu Muşkili’l-Âsâr (2711) eş-Şâşî Musned (371-373) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (2/98) İbn Bişran Emali (148) el-Elbânî Sahîhu’l-Câmi‘ (4126).

[22]  Sahih. İbn Huzeyme (1681) İbn Hibbân (10/270) Müslim (salat,143) Ahmed (4/400, 413, 418) Hakim (2/396) Ebu Davud (4173) Tirmizi (2786) Nesâî Sunenu'l-Kubrâ (9558) Darimi (2649) Deylemi (6133) Beyhaki (3/133) İbn Asakir (4/199)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)