(Youtube, Twitter, Facebook, İnstagram gibi paganistlerin yayın organi olan şeytanî sosyal medya ağlarında şiirlerimin veya herhangi bir çalışmamın seslendirilip yayınlanmasına iznim yoktur!)
Sarık niçin bildin mi?
Sünnet başa tac ola
Yaz kış terk etme emi
Nefsine kırbac ola
Sarık baştan uyarır
Öleceksin vallahi
Kefenden parça hazır
Kabrinde sirac ola
Sarık namazda zinet
Rabbe kıyam durmağa
Nefse bırakma izzet
Secdende mirac ola
Sarık seleften emanet
Sîmâdır meleklere
Bu âlemde her millet
Şiâra muhtac ola
Sarık başında duran
Fehmede delilleri
Taklid ile tok olan
Hakikatte aç ola
Sarık sevmeyen bir baş
Neyi sever bilinmez
Etmelidir ki telaş
Hevaya ilac bula
Sarık mü'mine şeref
Ondan kâfire hedef
Cihadın başüstünde
Meğer mülk tarac ola
Sarık zahirin düzü
Bâtında koma eğri
Hak birdir sözün özü
Zannetme birkaç ola
Mart 2024
**************
Vahyin kesin gerçeğini teoriyle değişenler
Bildiğini zannettiler, ilim ile çelişenler
Varsayımlara uyanlar, dinleriyle çekişenler
Mahşer günü belli olur azapları bölüşenler
"Hastalık bulaşır" diyen, rasulü inkar etmiştir
Vahyin nurunu bırakıp karanlıklara gitmiştir
Mümine "hadis" deyince, bütün tartışma bitmiştir
Kâfiri dinleyen zındık kalbini küfre itmiştir.
Komploların beterini din düşmanları uydurdu
Hakkı camiden çıkartıp ev zindanına koydurdu
Yüzlere maske taktırdı, çünkü şeytanlar buyurdu
Millete kendi diliyle dinden çıkışı duyurdu
Din garip başladı yine ilk garipliğine döndü
Vakti geçti tedbirlerin, alınacak zaman dündü
İmanı zayıf bırakan insanların nuru söndü
Sünnetlere uymadılar, uyulacak yön, bu yöndü
Din düşmanı kâfirlere adım adım uyarsanız
Keler deliği okula, yavrunuzu koyarsınız
"Dünya dümdüz" ayetini, "küre" diye duyarsınız
Bir kap yemek size yetmez, yedi kapla doyarsınız
********
Vebalı bölgeye girme der rasul
“Hastalık bulaşır” zannetme diye
Allah’ın hikmetini anla, nasıl?
Zındıkça tuzaklara düşme diye
İblis askerlerini gönderiyor
Delili bilmeyeni dönderiyor
Dostlarına bâtıl bir yön veriyor
Allah’a ve rasule uyma diye
Vahyin reddettiği hurâfelerle
Bilim putunu yonttu hilelerle
Kendisine kul etti maskelerle
Takdirâtı Allah’tan bilme diye
Münafıklar mescide dolmayacak
Bulaşma hiç olmadı, olmayacak
Küfrün yalanı fazla kalmayacak
Rasulün sözünden şüphe ne diye?
Taguta mescidde yetki verenler
Cum’a, cemaati iptal edenler
Ruhu iblise satılmış bedenler
Bedelsiz iman olur sanma diye
Herkes safını seçiyor şuanlar
“İki çadır”ı bilen bunu anlar
Birinde nifak, birinde iman var
Rasul uyarıyor aldanma diye
***************Sen gel tefekkür eyle, iyi bak hadislere
Adı Tayyib’dir diye aldanma habîslere
Aman tavizler verme düşsen de hapislere
Uyanık ol tevellâ eyleme ha! pislere
Vebâ dedi tıkıldın, darbe dedi vuruldun,
Deprem yaptı yıkıldın, orman yaktı yoruldun,
İklim değişti sandın, suyun gitti, duruldun
Cascavlak kalacaksın, projeye kuruldun
Zulümler Şimşek çaktı,
hayran bakar Koca’lar
Eğitim Tekin değil, eğri Fidan hocalar
Hakkın ocağı tütmez Kurum dolu bacalar
Rahman’a kul olmayan her fitnede bocalar
Allah'tan sakınana kapalı kapı olmaz
Fâcirin saltanatı elinde bâki kalmaz
Mü’minler uyanıktır delilsiz söze dalmaz
Gece vakti yılanı odundur diye almaz
Âlemlerin rabbidir kâinatın hâkimi
Reddeyle tagutları, hipnoz eden hekimi
Dünya ehli safları, deccallerin çekimi
Âhiret tarlasına şimdiden yap ekimi
Nisan 2025
Vicdanın haykırdı vermedin kulak
Bildiğin gibi ayak değil bu ayak
Kabrinde yalnızsın, haşirde çıplak
***********************************
Bid'âtçiler
Şayet âhirete inanıyorsan
Vahye sarıl dünyada bekleme şan
Rasulün yolunda sabırla sınan
Cennete bedeli ödüyor bunlar
Hizbu’t-Tahrir muâsır Mu’tezilî
Cübbeli Ahmed'in çıkar foyası
İblis İslamoğlu tutacak yası
Mehmet Okuyan da onun kopyası
Rasulün düşmanı oluyor bunlar
Allaha iftira eden Bayındır,
Sifil, Şerocak ve Çıtlak hayındır
Nurcu, Süleymancı ortak yayındır
Ceplere hortumu salıyor bunlar
Uydurukçu Nihat'la, Döngeloğlu
Karataş'la karanlığın Kuytul’u
Batılla doldurdular sağı solu
Reytingin uğruna ölüyor bunlar
Baldan tatlı sözlerin içi zehir
Nurettin Yıldız'ı eyleme seyir
Yolcu'ları yuttu bu pislik nehir
Şakşağı görünce dönüyor bunlar
Önce ihtilafa rahmet dediler
Mezheplerin ekmeğini yediler
Dernekten partiye oylar verdiler
Menheci, mescidi sevmiyor bunlar
Kalabalık sevdası dillerinde
Cumhurun kavli hüccet ellerinde
İbret yok onlara Nebilerinde!
Nifak ehline çok benziyor bunlar
Siz mi doğrusunuz demeyin bize
Vahye uymayana vermeyin vize
Pislik dokunmuyorsa midenize
İdrarı süzerek sunuyor bunlar
* gedâ: düşük kişi
Der ki "akp'ye oy ver!"
Hem “Demokrasi dindir” der
Delil Bin Baz, Elbaniymiş!
Hak batıl ile devinir
Emperyalistler sevinir
Dönen dolabı görmeyen
Çürük fetvaya güvenir
Bid'atle fingirdeşir yaramızda
Şaşırıp kalır akla karamızda
Menhec merdin işi, git bak işine
Burda "tevbe ettim" deyip durursun
"Mescidler yuvam" diye uydurursun
Derneğe merkez adı koydurursun
Mescid merdin işi, git bak işine
Aklın mı ermiyor, gözün mü görmez?
Bâtıla döner dilin, hakka dönmez
Bu pazarın kumaşı sana gelmez
İman merdin işi, git bak işine
Usûl bilmeyen yol alır mı sandın?
Söyleyeni çoktur, yalana kandın
Dinde re'yle, demokrat oy kullandın
Sebat merdin işi git bak işine
Sahte pozlarınla koyun postların
Yüzünü görür mü yağcı dostların?
Fakat maâlesef dîne kastların
Nifak senin işin git bak işine
Daru's-Sunne'ye gelme, düşün önce
Belki bu yol senin kafandan ince
Eşeğe binersin attan inince
Merah senin işin, git bak işine
Bu şiir bir kişi anlatır sanma
Bilakis binlere öğüt, aldanma
Baldıran katılmış ballara banma
Kanmak senin işin git bak işine
2016 Ankara***************************
Kalbin gafil iken, uyutma şu gözü
Bir de fazla yeme, budur zühdün özü
Dünya batıl malum, hakka döndür yüzü
Cismin hafif olsun, duruşun ağır
Kulak hayra doysun, şerlere sağır
İhvana fısılda, düşmana bağır
Şeytanı kovala, rahmeti çağır
Meyveli ağacın dalları yerde
Kavaklar yükselir, faydası nerde
Yıkılmaz belki o, esen yellerde
Kökten kesilir gider tek seferde
Fayda ver mahluka, şükür bekleme
Rabden ihtisab et, şerik ekleme
Nefsi iyi tanı, onu destekleme
Cennet için yarış, hak yolda tekleme
Yalnız sen değilsin Rahmanın kulu
Etrafında cümle mahlukat dolu
Rabbine isyandan ol ki korkulu
Semalar üstünden gösterir yolu
2017 Ankara
***********************************
Sünneti ihyâ için dünyaları yakarız
Fidanları dikeriz, kıyamet kopsa bile
Arkamıza bakmayız, düşsek de dilden dile
Hem korlara tutunur, hem hakaret duyarız
Rasûlü işittikçe içim sığmaz içime
Bid'atler nifak sokmuş, hakkı, bâtıl biçime
Hakkı gördüm kardeşim veda ettim geçime
Tercihimiz kalmamış, bahaneler sayarız
İstersen yakın olmak, rasûle ve ashaba
Göze al ölümleri, bakma sahte hesaba
İmtihan bu dünyada, kulak ver bu hitaba
Yolundan dönme yürü, yoksa haktan kayarız
Cehennemi bir düşün, cennetler kimin için?
Ukbâyı bile bile dünyayı tercih niçin?
Varsayımlar kurulur, üzerine bir hiçin
Tüyden arazilere müştemilât koyarız
Gönlünde bul huzuru, Allah'ı seviyorsan
Ortak kabul etmez O, ne eşyâ ne de insan
Görür gibi kulluk et, dininde şarttır ihsân
Zikrullahın tadını bilir, anlar, doyarız
2014 Mamak
* zulumat: karanlıklar
* ukba: ahiret
***************************************
Mezhepler görünür bir saray gibi
Delil arayınca girdaba benzer
Kıyaslar yabancı, re'yler yabancı,
Hakikatler közde, yürekte sancı
Hakkın dini gurbet, dindârı garîb
Rabbe tevekkül et, al tedbîrini
Sabrını zorlarsa sapıklık ehli
Nefsine düşman ol, hevâya uyma
Yenilikler uydurmayın
Önde raşid halifeler
Kıyas ve re'y konuşmayız
Tarikât oldu barikat
İhtilafta yok bereket
Kitap sünnetle hareket
Bize Ehl-i Hadis derler
Bid'at ehli gelmez bize
Mezhep: ihtiyaç giderilen, abdest bozulan mekan, hela
Sünnî'de bid'at neyler, yol vahye uyanındır
İhtilaf olmaz dinde, hakkın yolu bir tane
Dernekleri terk eyle, mescidlerde terbiye
Hizipçilik yok dinde, hakkın yolu bir tane
Kim kendini bir kavme, benzetirse ondandır
Sen benze sahabeye, hakkın yolu bir tane
Amelini arz eyle, Kitaba ve Sünnet'e
Delile dayan dinde, hakkın yolu bir tane
Sabreyle kardeş, nifak pazarlarında bin bir çeşit düzen var
Uyma bezirgânlarına, bala sem süzen var
İlim konuşsa da dilleri bulanık sularda yüzen var
İhlâsa sarıl tuzak için ardında gezen var
Rabbini nisyan yoldan koyar, takdire söylenme, deme niçin?
Yemiş iki millet düşmanı bu özge menhecin
Koyun postuna bürünmüş tilkiler dolanır üzümler için
Koruk diye diye kaçışır, duman gördüğü için
Cennete davet adı altında ateşlere çağrılar yapılır
Samimî giden çok geçmeden riyâya kapılır
Kurtuluş yolu uzun gelince, kısa çıkmaz yollara sapılır
Sünnete ittibâ olmazsa hevâya tapılır.
* nisyan: unutmak
* koruk: ham
Kibirden uzak dur, ucubdan sakın,
Haset etme şeytana olma yakın,
Dilini zabteyle hayânı takın,
Rabbine dua et, dara düşünce
Büyük bir iddia "inandım" dersen
Kur'ân ile sünnet yolun rehberi
Gönüllere şifâ ilim dersleri
Huzuru bulursun unut dertleri
Hüzün, keder kalmaz secde edince
Günah, kusur kalmaz tevbe edince
Tutulur muydu hiç yoksa
Canlarımızı yakan korlar
Hayata konulan bir çizgi
Bid'atlere taviz olmadan
Münkirlerin sesi yükselir
Sünnete uyduğun zaman
Yıkılsın bütün tagutlar
Tevhide tuzaklar kuran
Secdede rabbine yalvar
Kalmasın kalpte kuşkular
Yol çöl gibi ıssız, kum kum tepeler
Eşkıya ağıza zakkum tepeler
Hüküm sahibini mahkûm tepeler
Çok çektirir amma, can da yalandır.
Sağına bakınma sağlam sanırsın
2014 İnegöl
* tan: fecir, sabahın ağarması
* eşk: göz
*...tepeler: tümsekler
*...tepeler: tepmek, tıkmak
*...tepeler: tepelemek, devirmek
Yok duracak zaman
Hak söyleyip bâtılı kast ederek
Edebiyatla hissi mest ederek
Tahammülleri zorla test ederek
Hakkı bâtıl ile bir yoğurdular
Tatlı dille çıkardılar yılanı
Zulmü içmişler, adaletten geçtim,
Kitabı yutmuşlar, öğütten geçtim,
Belaları bulmuşlar, âhtan geçtim,
Tehlikeli yerlere oturdular
Susturduk dediler zulme susanı,
Koşturdular şerlere yanaşanı
Gelen şerleri de hayra yordular
Ağzıma gemi dünyada vurdular
Gözleri bağlayıp, dili kurdular
Hak yolunu engelleyip durdular
Takatim kalmadı pek çok yordular
2013 İnegöl
* âh: beddua
* takat: güç
Her asrın başında müceddidler geldi
Vahye uydular, reddettiler taklidi
Hilâfa göz yumarsan, yıkar tevhidi
Kitap ve sünnete arz et, çöz kilidi
Gaflet etme bir an, uyumuyor düşman
Akide-menhec birbirinden ayrılmaz
Başka yol tutan ebedî iflâh olmaz
Saman alevi uzun süre parlamaz
Vahye uyan ağır gider, yolda kalmaz
Garip başladı din garip olacak
Sünnete sarılan koru tutacak
Elli sahabe ecrini alacak
Allah rasulünden geldi beşaret
Bilmedikleri ittiba tevhidi
Sünnet ehline velânı izhâr et
Bid'at ehlinden teberrî olsun net
Hakka ancak hak ölçüyle davet et
Bâtılı karıştırana var lânet
Delillere kulaklar tıkadılar
Hakkın nuru bid'atçiyi çalkalar
Cihadımız mescidlerde halkalar
Günahla gelip ecirle kalkalar
Yok olsun içi dışı bambaşkalar
Ahî yürümene bak itler ürür
Yarbuzi, Yolcu ve Ebu Zerka'dan
Caizdir anlat bunları arkadan
Bid'at davetçisidir Ubeyd Arslan
Sakındır Ebu Enes ve Erva'dan
Saptırıcılardan birisi Kuytul
Yolunda yürüyene koşarak gelirsin
Kimin ne derdi var, hepsini bilirsin
Kulluğum tek sana, ortağın yok Bir'sin
Rahmeyle Allah'ım! Muhtâcım sabrına
Sana sığınırım Senin gazâbından
Aldırmayıp dünya işine
Düşerek hakikat peşine
Deccalin sahte ateşine
Göz yumup el daldırırsan gel
O diyarın zor eşiğinde
Kazanmak için hızlanmadan
Kaybettim diye sızlanmadan
Yürüyüp keder dağlarında
Duygusal çocuk,
Sen gidemezsin
Bu din metindir
Demire boncuk
Sen dikemezsin
Çağlayan sular
Börtü böcekli
Sen içemezsin
Dağlayan korlar
Kandan çiçekli
Sen deremezsin
Ah yazıktır sana
İşinin sonunu
Sen göremezsin
Ufka bir baksana
Kendi yolunu
Sen çizemezsin
Şen şakrak koşarsın
Çelme takanlarla
Sen gülemezsin
Dünyayı boşarsın
Gafil bakanlarla
İz süremezsin
Hüznün binek olur
Yalnızlığın kamçı
Hiç inemezsin
Derdin sinek olur
Sevinçlerin hancı
Hep giremezsin
19.05.2017
******************************
Aldandılar gösterişe
Sözde yakmayan ateşe
Deccale dönen dervişe
Sefil sufiler sufiler
Sihre keramet dediler
Bidatleri işlediler
Cahil sufiler sufiler
Zikir dedi eğlenceye
Yalvarana Rab yetmez mi?
Seslensen O işitmez mi?
Ahmak sufiler, sufiler
Davul zurna ney çaldılar
Demek bu kadar maldılar
İblisten müjde aldılar
Kaypak sufiler, sufiler!
Selefte vardı zahidlik
Himmet isterler pirlerden
İlme dediler ki; "perde"
Ondan cehalet her yerde
Bilmedikleri dertten muzdaribiz
Dünyayı bırak, gâmını yük etme
Fâni hevese sonsuzu yok etme
"Hayat" dedikleri masaldır bize
Fırsat elden gitmeden dön kendine
Boş temenniyi bırak, bak fendine
23.12.1999 Samsun
Sünnetin düşmanları hep azılı
"Zorlu" dedikleri uysaldır bize
Sabrı silah edin, yolumuz uzun
Nâr'a giden yolları var yolsuzun
Ayakta rüya gören uykusuzun
"Umrân" dedikleri kırsaldır bize
* karib: yakın
* fend: korunma
*visal: buluşma
* fisal: ayrılık
* ehven: zararsız
* nar: ateş
* umran: medeniyet
******************
Hani vahiy sana cetvel, deliller de pergeldi
Bak işte imtihan olacağın yerler geldi
Çevirdin başını da, alnından terler geldi
"Allâm ne der?" gitti, "âlem ne der?" geldi
Yoldan koyana;
Yüzücü keşifler yapar engin okyanuslarda
Yüzme bilmeyen boğulur körpecik havuzlarda
Kuyruklarıyla övünen gururlu tavuslarda;
"İlîm ne der?" gitti, "âlim ne der?" geldi
Haber sorana;
Yağmur sağanak gitti de, dolu beter mi geldi
"Arkadan çeker" gitti de, "önden iter" mi geldi
"Yandan çıkar" gitti de, "yerden biter" mi geldi
Fâni gitti bâkî gözümde tüter geldi
Dirigâ haline ki, düşvardan işin
Ucuz bir pâyeyle hem mesrûr olursun
* amal: ameller
* beyhude: boş
* diriga: yazıklar
* düşvar: zorluk
* ferdane: bir başına
* esbab: sebepler
* feragat: vaz geçmek
* zebun: bağımlı
* bivefa: vefasız
* zecr: sakındırma
* anınçün: onun için, bu yüzden
* payan: sınır
* mesrur: sevinçli
* muhal: imkansız
* mağrur: aldanmış
* mest: sarhoş
* teber: balta
Saatler, günler, aylar ve yıllar geçiyor
Kinle, nefretle mi yoğurulmuş mayası?
Öldü mü vicdanlar, nerede kaldı i'zân?
* esaret: esirlik
* müşteki: şikayetçi
* felah: kurtuluş
* kislan: tembellik
*******************
Düştük dünya denizine ıslandık
Dağlar taşlar ağlamalı hâlimize
Ne zaman söz gelse bîzardan
Koyuverme sabrı düşvârdan
* ikrar: kabul etmek
* ebrar: iyi kimseler
* bîzar: bezmiş kimse
* dem vurmak: bahsetmek
* ayan: görünenler
* esrar: sırlar, gizli haller
* efkar: fikirler
* eşrar: şerli kimseler
* düşvar: zorluk
* şikar: av
* aşikar: apaçık
Meğer şanın Temel Alıcı imiş
Boynuna inci asıp değer verdik
Gelin görün ki, yavuz çalıcı imiş
Derdin ne ki, düştün bu hallere
Hep kulak verdin qîl-u qâllere
Kendi suçlarını attın ellere
Sefihin dili, kınsız kılıcı imiş
Yaydılar tezvîrini üç beş çakal
Anladım bu illet, kalıcı imiş
Desiseler kurdun milletin zahrından
İşte nifak böyle rüsvay kılıcı imiş
Nasihat ettim kaç kez, caymadın,
Ben değilsem, sen adam olsaydın
Dinlemek, körlüğün ilacı imiş
Güneş batıdan doğmadı daha
Bu kadar cesur olma günaha
Dostların sözleri acı imiş
Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir
Bilirsin tuzum kuru, gözüm pektir
Lakin dalkavuklar baş tacı imiş
2012 Ankara
* yavuz çalıcı: yavuz hırsız ev sahibini bastırır sözüne işaret
* qîl-u qâl: dedi kodu
* sefih: düşük kimse
* kın: kılıf
* makal: söz
* Essah: doğru
* tezvir: yalan
* zahr: sırt
* rüsvaylık: alçaklık
* nush: nasihat
* tekdir: azarlama
Kayalar dayanmaz erirdi
Çekilenler elbet kader
* Bigane: el, yabancı
* Aşina: tanıdık
* Yâr: uçurum
* Yâd: anma, hatırlama
* Bece: tavan penceresi
Beynimde kazanlar kaynar
Ayaklarımı zor zaptederim
Ne tuzu kaldı hayatın ne tadı
Kolay mı sandın, âhir zaman bir anafor
Asrîler tanışmadı, bunu tarihe sor
Yetmiş şer saklanıyor hayrın arkasına
Fiyatlar, ederine değil markasına
Hengâmede talipsen necat fırkasına
Duvarsız zindanda bak Yusuf hırkasına
Kumpası görünce nice yoldan vazgeçtim
Dosttan seçemezdim hâini, artık seçtim
Hakka karışmış yalanın zehrini içtim
Rüzgârı eken ekti, fırtınayı biçtim
Fare iknâ edermiştim kavalcısına
Nereye diye sormadım avalcasına
Kurt sürülerine daldım davarcasına
Yerken etimi, ağladılar acısına
Görsen de, değiştiremezsin o yazıyı
Tuzaktır demezsin, seyrederken kazıyı
Tatmayınca bilmezsin bu derin sızıyı
Edepli kurt yerken terbiyesiz kuzuyu
2015 Ankara
Hep sızlanıyorlar, dem vuruyorlar ellerden
Bir öyle, bir böyle yıkılıyorlar yellerden
Hiç karşı koymuyor, akışıyorlar sellerden
Zihinlerinde dâim bir evhâm kumkuması
Mütemâdî söylerler, zor gelir okuması
Kumaşları satsa da, yâvegû dokuması
Cûş-u huruş olursun vurdukları tellerden
Tatlı konuşmaları, yedirir, tıkındırır
Yerken lezzetlidir de çıkarken ıkındırır
Pembeyle kör eder, karasıyla bakındırır
Rengârenk nemalanıyorlar safdil mellerden
Harfleri alfabede mevcuttur sözlerinin
Lakin bilemedim kaynağını özlerinin
Takipçisi olursan kaçışan gözlerinin
Binbir güher dökülse de anlarsın dillerden
Anlarsın, anlarsın da, fakat biraz geç olur
Bülbül olsa da dilin, hayretten kekeç olur
Koz varsa ellerinde, kem dillerde çeç olur
Taşlara razı olursun, bıkarsın güllerden
Kumkuma: kötü bir özelliği kendinde fazlasıyla toplayan kimse, olay ya da yer
mütemadi: durmaksızın
yavegu: anlamsız, saçma sapan konuşma
cuşu huruş: coşup taşma
safdil: kolay aldatılan kimse
mel: üzgün
Güher: cevher
kem: kötü
çeç: tahıl yığını
Uçuşanlar kartal mıdır, sinek midir?
14.05.2001 Bursa
****************************************
Sekseniyle anlaştım
Çift çift gelir artık
Sağlı sollu aparkat
Sünnete gelen selânın
Şenaetine şaştım
Bu kadar derinken yırtık
Elin olsun apart, kat
Neye güvendin diye sorma
Arşın rabbine dostluk için
Arzın beşerine küstüm
Var mı başka tutunacak dal?
Şöyle geç, karşımda durma
Hayatın, ölümün, duruşun niçin?
Nerede konuştun? Nerede sustum?
Hak ise kavga, sakınma, dal!
*******************************
Sarıldılar türlü bahâneye, düşman oldular selefe
Tarafgirlik ve taassub ile
sırt döndüler delile
Taif'ten atılan taşlar İnegöl'de düşer başa
Hak söze huni olanlar kusur bulur göze kaşa
Aldırma iman kardeşim, delili bil doğru yaşa
Sabrın sonu selamettir, zafer ya yaza ya kışa